Hepimizin mükemmel anne olmaya uğraştığı şu zamanlarda Winnicot’un deyimiyle “Yeterince İyi Anne” olup olmadığımıza bir bakalım. Düşünceli Misiniz? Düşünceli kelimesinden kasıt, kibar ve anlayışlı bir annelik anlamında değildir. Aklında çocuğa yer açan, aynı anda hem kendi duygularını farkında olup hem de çocuğun davranışının altındaki duyguyu anlamaya çalışan, ama her ikisine de kendini çok kaptırmadan, durumları işleyip öğütüp çocuğa yenilenebilir bir lokma halinde sunabilen bir duruş seklini kastediyorum. Yani çocuğun her gün kaç kalori aldığını, aşılarının tam olup olmadığını takip etmek anlamındaki bir düşüncelilik kastetmiyorum. Ya da çocuğun her istediğini yaparak o ağlamalarla uğraşmamak için, o anı kurtaran bir anne modeli yerine, o anda kalabilen, çocuğun o duygusunu dönüştürebilen bir anne modelinden bahsediyorum.
Düşünceli olmak hem kendinin, hem de karşındakinin düşüncelerine, duygularına, algılarına, duyularına, hatıralarına, inanışlarına, davranışlarına ve niyetlerine yoğunlaşabilmek demektir.
Düşünceli olduğumuz zaman şimdiki zamanda yaşıyoruzdur, ve durumla ilgili kendi duygu ve düşüncelerimizi farkında olduğumuz gibi, çocuğumuzun duygularına da açığızdır.
Besleyici bir ilişkinin kalbinde düşüncelilik yatar. Sadece anne bebek ilişkisi gibi bir aşkta değil, karşı cinsle yaşanan aşkta da bu böyledir. Kendi bebekliğinizi hatırlayacak anılara ulaşmanız zorsa, yaşadığınız en büyük aşk ilişkisinde duygularınızın beslenmesi ya da beslenmemesi hissinin nasıl bir şey olduğunu hatırlamaya çalışın. Anlaşıldığınızı hissettiğiniz anlarda kendi bedeninizden çıkıp daha büyük bir alana yayılıyormuş hissini ve tüm dünya ile kucaklaşıyormuşsunuz duygusunun verdiği coşkuyu hatırlamaya çalışın.
Bebekle kurduğunuz bu anlama, anlaşıldığını hissettirme ve dönüştürme ilişkisi içinde bebek de aynı aşkınlığı yaşar, hisseder ve bu duygular onun sakinleşebilme ve kendini düzenleme kapasitesini arttırır.
Çocuğumuzla tamamen orada ve o anda bir ilişki kuruyorsak, bu durum çocuğun kendisini fark etmesini sağlar. Kendisini bizim kurduğumuz ilişki sayesinde öğrenir. Ancak biz bu kıymetli anlarda geçmişte yaşadıklarımıza takılmış bir zihinle veya geleceğin kaygıları ile boğuşur vaziyetteysek, fiziksel olarak orada olsak bile ruhen orada değilizdir. Çocuklar bizim 24 saat varlığımıza ihtiyaç duymazlar ama bu duygusal alışveriş anlarında ruhen ulaşılabilir olmamıza, orada olmamıza ihtiyaç duyarlar.
Anne baba olarak düşünceli olmak için amaçlı davranışlar içinde olmamız gerekir. Belirli bir niyet ve amaç ile hareket etmek demek, çocuğun duygusal iyiliği için seçilmiş davranışlar içinde olmamızı gerektirir. Yani çocuğumuzla kurduğumuz ilişkide hangi tutumlarımızın ne işe yaradığını bilmek, bunu gelişigüzel yapıyor olmaktan çok daha etkili bir sonuç sağlar.
Son yıllarda yapılan beyin çalışmaları göstermiştir ki; belli bir amaç taşıyarak yapılan davranışlar karşımızdaki kişinin beyni tarafından bire bir taklit edilmektedir.
Esnek Düşünen Coşkulu Bir Anne Misiniz?
Esnek düşünebilmek ve davranabilmek, anne baba olmanın en zorlayıcı taraflarından biri olabilir. Aslında bu fikir bir pedagoji efsanesi haline gelen çocuklarınıza karşı tutarlı davranışlar içinde olun tavsiyelerine çok ters gibi gözükebilir. Esnek olabilmeyi, çocuğun hayatındaki sabitliği bozmadan, dengeleyerek yapmayı başarmak kolay bir durum olmayabilir. Onun için de anneler genellikle bu hassas denge ile baş edemeyeceklerinden korkup, sabit bir takım kalıplara sığınmayı tercih edebilmektedirler. Ama hayat o kadar matematiksel değildir ve Allah’a şükür ki kalıplar içinde akmamaktadır. Çocuğun da hayata adapte olabilmek için esnek olabilme kapasitesini geliştirmesi çok önemlidir.
Çocuğun esnek davranabilmeyi öğrenmesindeki en önemli faktör, yine anne babasından bu şekilde davranışlar görme şansına bağlıdır. Yani çocuğun davranışlarına ardında o ana, o duruma özgü bir motivasyon ve niyet arayacak şekilde açık bir zihinle yaklaşmak bu konudaki en önemli duruştur. Ve durumlara “Daha ne istiyor ki, her şeyi var şımarıklıktan yapıyor.”, “Her şeye ters cevap vermek hoşuna gidiyor.”, “Korkuyorum diyor ama aslında bizim yanımızda yatmak istediği için böyle söylüyor.” ya da “Bunlar şanslı, tarlada büyüyen çocukları anlamak için uğraşan mı var sanki!” gibi refleks tepkiler vermeden önce durumu anlamaya çalışmak önemlidir. Bu durumu çözemeseniz bile, onun zihnindeki ile ilgilendiğiniz mesajını vermek çocuğa farklı alternatiflerin olabileceği duygusunu ileteceği için esneklik kazanımında önemli bir adımdır. Unutmamak gerekir ki hiçbir çocuk daha uyumlu davranabilmek varken problem çıkarmak istemez. Daha iyisini yapabilecek donanıma sahip olsalar zaten yaparlar.
Çocuklar tabii ki bizim esnek davranabilme ve aynı zamanda ruhsal dengemizi de koruyabilme şansımızı son sınırına kadar zorlarlar. Ama hızlı bir cevap veya tepki vermeden önce çocuktan düşünmek için zaman istemek bile esnek bir düşünce şeklidir. Çünkü durup düşünüyorsunuzdur ve vereceğiniz cevap sonunda değişmeyebilir; ama vereceğiniz cevabı kafanızda hangi alternatiflerle çarpıp böldüğünüzü yüksek sesle çocukla paylaşmak da son derece kıymetli bir ilişkidir. Bunu yaparken de hem davranışa değinmek, hem sizde yaratacağı etkiyi hem ondaki etkilerini düşündüğünüzü kelimelere dökebilmek çok önemlidir. Maalesef biz hızlı hayat temposu içinde çocuklarımızla ilişkimizde hızlı cevaplar verme, bir şeye hemen evet ya da hayır deme durumuna kolaylıkla düşebilmekteyiz. Bu durumda çocuklar da zaten son sözü hemen duydukları için, farklı düşünceler geliştirerek bizi ikna etmeye çalışmak için alternatifler düşünme şanslarını kullanamamaktadırlar. Mesela, evet diyeceğiniz bir talebine bile, bunu yapmazsa nasıl hissedeceğini, yaparken kendisini nasıl hayal ettiğini, ona göre sizce buna nasıl bir cevap vermenizi beklediğini vs. gibi sorular sorarak üç dört tur attırırsanız güzel bir esnek düşünme ve düşündürme egzersizi yapmış olursunuz.
Öğrenmeye ve Gelişmeye Açık Mısınız?
Çocuğun ruhunu besleyen annelik, sadece çocuğu değil kendisini de büyüten bir anne modeli ile mümkündür. Zaten annelik de sadece çocuğa bir şeyler öğrettiğimiz değil, asıl onlardan da çok şey öğrendiğimiz bir süreçtir. Eğer onlardan gelen sinyallere açık olabilirsek, kendimiz hakkında da çok şey öğrenebiliriz. Çünkü aslında çocuğumuz nasıl hissediyorsa, demek ki biz ona bu duyguları ve hisleri yaşatmışızdır.
Gelişmeye açık olmak derken yani ben böyleyim, çocuğum bana uysun tavrında olmamaktan bahsediyorum. Çocuğunuzun size uyum sağlamasını istiyorsanız önce sizin ona uyum sağlayıp, uyumu öğretmeniz gerekiyor. Çok paradoksal değil mi? İşte öğrenme burada başlıyor!
Klinik Psikolog İnci Vural