Birçok faktör yeme ve yemekten kaçınma sorunlarına katkıda bulunabilir. Bazı çocuklar için fiziksel, nörolojik ve duyusal bozukluklar, yeni yiyecekleri deneme isteğini ve becerisini engeller.
Bazıları neofobi veya yeni yiyecek korkusu yaşayabilir. Stresli bir yemek zamanı çevresi ve yeme hakkındaki kültürel inançlar da çocuğun yeme alışkanlıklarını ve yiyecek seçimlerini önemli ölçüde etkileyebilir. Gıda isteksizliklerine ve gıda seçiciliğine sebep olan en yaygın faktörlerden bazıları şunlardır:
- Gıda neofobisi (Yemekten korkma)
- Çevresel etmenler
- Kültürel inançlar
- Gelişimsel bozukluklar ve zeka gelişimi
Yemekten Korkma : Gıda Neofobisi
Gıda korkusu yeni yiyecek denemekten korkmak olarak tanımlanabilir ve genellikle 2-3 yaş arasındaki çocuklarda bir gelişim evresi olarak yorumlanır. Bu yaştaki çocuklar büyüme sürecinde birçok yetişkin yiyeceğine maruz kalırlar ve bu dönemde çoğunlukla kendileri için yeni olan yiyeceği yemeyi reddederler. Tepkileri bazen yemeğe karşı aşırı hassasiyet ve stres geliştirme şeklinde daha büyük boyutlarda kendini gösterebilir. Çoğu ebeveyn çocuklarının geçtiği bu dönemden haberdar olmayıp, çocuklarının yemeyi reddettiği yiyecekleri temel alarak yemek çeşitliliğini azaltma yönünde strateji geliştirirler. Neofobi, çocuk 5 yaşına yaklaştığında azalma göstermelidir. Her gelişim evresinde olabileceği gibi, bazı çocuklar oldukça katı bir tutum geliştirerek yeni yemek korkusunu aşamayabilir ve yemek reddetme durumunu yetişkinlikte de sürdürebilir.
Çevresel Etmenler
Çevresel etmenler yemekten kaçma ve yeme problemlerinde büyük rol oynarlar. Bu etmenler kaotik iş saatleri, kültürel inançlar gibi çok farklı faktörden kaynaklanabilir. Çocuklar için yemek saatlerinin bir düzen içinde olması oldukça önemlidir. Yemek saatlerinin sürekli değişkenlik göstermesi ve tahmin edilememesi yeme problemlerini arttırabilir.
Bunun yanında yemeğin yendiği mekan da oldukça önemlidir. Sürekli koşturma içinde olan bir ailede yemekler arabada atıştırmalık şeklinde olabilmektedir ya da fast-food türünde yiyecekler tercih edilmektedir. Çocuklar gittikçe artan şekilde televizyon karşısında yemek yemektedirler. Bu tarz yemek mekanı seçimleri çocukların düzenli bir yemek düzenine sahip olmasını engellerken onların sosyalizasyon becerilerilerini olumsuz etkilemektedir.
Kültürel İnançlar
Yeme problemlerinin gelişmesinde çok büyük rol oynayan etmenlerden bir tanesi yemekle ilgili geliştirilen kültürel inançlardır. Hepimiz yemeğin nasıl yenmesi gerektiği ile ilgili nesilden nesile aktarılan bilgilere sahibiz ve ne yazık ki bu inançlar yemek reddeden kişilerin yeni yemekler denemelerini olumsuz şekilde etkiler. Bu inançlardan bazıları şunlar olabilir:
-
İyi bir ebeveyn çocuğunun iyi bir şekilde doyurulmasından sorumludur.
“Ispanağını bitirmeden bu masadan kalkamazsın!”, “ Tabağın bitirmezsen bu akşam televizyon yok!”. Bu tehditler yeme problemi yaşamayan bazı çocuklar için sorun olmasa da yemeyi reddeden çocukları daha çok strese sokabilir. Zorla yemek yedirmek yemek zamanı ve olumsuz duygunun bağdaştırılmasına sebep olabilir.
-
Yemeğinle oynama!
Birçok kültürde yemeğin nasıl yenmesi gerektiğiyle ilgili kurallar vardır ve çoğunlukla yemeği elle yemek hoş karşılanmaz. Masadaki üzümü elleyen bir çocuğa annesinin verdiği tepki şu olabilir “ Yemeyeksen oynama!”. Oysa ki yiyeceğe dokunma ve onu el ile yeme yeni bir yiyecek denemenin ilk aşaması olabilir. Yemeye direnen bazı çocukların, yeni bir yiyeceği denemeden önce onunla ilgili dokunsal uyarana ihtiyaçları olabilir. Aileler yemek masasında yiyeceklerle bu şekilde oynanmasını hoş karşılamıyorsa, yemek saati ve yemek masası dışında çocuğun yiyecek ile temasını sağlayacak zamanlar yaratılabilir.
-
Çocuk yeterince açsa, yiyecektir. Çocuklar kendilerini aç bırakmazlar.
Çocuklar acıktığında yer inancı normal gelişim gösteren çocuklarda geçerli olabilir fakat yiyecek direnci olan bir çocuk kendisini hazır hissetmeden yemeye zorlanıyorsa, açlık sürelerini uzatabilir hatta kilo vermeye başlayabilir.
-
Ağzın doluyken konuşma!
Bu kural oral-motor gelişiminde aksaklık yaşayan çocukların yemek yeme becerilerini aksatabilir. Yemek direnci olan çocuklar çoğunlukla oral-motor gelişimsel bozukluk yaşayan çocuklardır ve çiğneme-yutma becerilerini tam olarak kontrol edemeyebilirler. Bu sebeple aslında yiyecek direnci olan çocukların ailelerden yemek yerken konuşmaları ve çocuklarına bu konuda rol model olmaları istenir. Yeme direnci olan çocuklarla yemek yiyen ebeveynler ve profesyoneller, nasıl çiğneneceğini, dilin ve dişlerin ne işe yaradığını anlatmak için zaman ayırmalıdırlar.
-
Tatlılar ödüldür. “Yemeğini yemezsen tatlı yiyemezsin!”
Bu tarz uyarılar ve kurallar, dikkati tatlı üzerine çeker ve çocuk şöyle bir yorum yapabilir “ Güzel olan yiyeceği almak için önce kötü olan yiyeceği yemeliyim.”
-
Bazı yiyecekler kahvaltıda yenir, bazıları öğle ve akşam yemeği içindir.
Çoğumuz yemekleri öğünlere göre kategorize ederiz. Yemekleri bu şekilde kategorize etmek yeme direnci olan çocukları daha çok kısıtlayabilir.
-
Tabakta yemek bırakılmaz. “Çabuk bitir o tabağı!”
Ebeveynler, çocukları tabaklarındaki son lokmayı bitirdiklerinde sorumluluklarını yerine getirdiklerini hissederler fakat bu duruş yeme direnci olan çocukları olumsuz etkiler. Öncelikle çocuğa verilen porsiyon ona fazla gelebilir. Ebeveynler çoğunlukla çocuklara da yetişkin porsiyonu şeklinde bir tabak hazırlarlar ve onlardan bu porsiyonu “temizlemelerini” isterler. Ayrıca, bunu yaparken hızlı olmalarını da bekleyebilirler. Bu durum, çocukların kendi porsiyonları ve yeme hızları üzerindeki kontrollerini engeller. Halbuki, çocuklar yiyeceklerini düzenleme ve kontrol etme becerisine doğuştan sahiptir. Bu sebeple, ebeveynler ve profesyoneller olarak çocukları doydukları zaman yemeği bırakmaları konusunda desteklemeliyiz.
Gelişimsel Bozukluklar
Zeka geriliği, serebral palsi, otizm, Asperger Sendromu gibi gelişimsel bozukluklar, yemek düzenini etkileyebilecek faktörlerdendir. Duyusal entegrasyon bozukluğu, gelişmemiş solunum sistemi ve oral-motor fonksiyonlarının geç gelişmesi normal yemek düzeni geliştirmeye engel olabilir. İletişim becerilerinin zayıf olması, katı davranışlar ve kurallar da çocukların yeni yiyecek denemesini engelleyebilecek faktörlerdendir.
Kaynak: Just Take a Bite. Easy, Effective Answers to Food Aversion and Eating Challenges!
Lori Ernsperger, Tania Stegen-Hanson