Otizm veya yagın gelişmsel bozukluk, gelişimin pek çok alanının ciddi bir şekilde bozulduğu ve dolayısıyla da çocuğun özellikle karşılıklı etkileşim, ilişki kurma becerilerinin ve iletişim becerilerinin oldukça olumsuz etkilendiği bir bozukluktur. Kısaca ilişki problemi de denebilir.

Otizm veya Yaygın Gelişimsel Bozukluk Problemi Olan Bir Çocuğu Tanımamıza Ve Ayırdetmemize Yardımcı Olacak Temel Özellikleri

  1. Karşılıklı sosyal ilişki kurma becerilerinde ciddi bir bozukluk vardır. Bunları daha detaylı açıklamak gerekirse

Göz teması kurmazlar, sizi delip geçen bakışları vardır. Yüzlerinde genel bir ifadesizlik ve donukluk hali vardır, ne hissettiklerini anlamakta güçlük çekersiniz.

Sosyal ortamlarda kendilerini gruptan izole etmeyi tercih ederler, bir köşede durup anlamsız sesler çıkarabilirler veya kendilerince bir oyun oynarlar. Seslendiğinizde duymamış gibi kadvranılar, ilgilenmezler.

Yaşının gelişimine uygun arkadaşlık ilişkisi kurmakta güçlük çekerler.

Mutsuz – stresli olduklarında, bir yerleri acıdığında kendilerini avutmaları ve ilgi göstermeleri için diğer insanlara başvurmazlar ve istekte bulunmazlar.

Diğer insanların duygu durumlarını anlamakta güçlük çekerler. Örneğin; annesi ağlayan bir otistik veya YGB problemi olan çocuk bu durumun farkına dahi varmayabilir veya farkına varır ama uygun tepkinin ne olacağını bilemez, örneğin annesi ağlarken o gülebilir.

Davranış, duygu ve iletişim biçimlerini sosyal ortama uydurma güçlükleri vardır. Bu nedenler ile kuralları anlama ve uyma ile ilgili sıkıntılar yaşarlar.

İnsanların ilgisini çekmek için uğraşmazlar. Genelde çocuklar konuşmaya başladıktan sonra etrafındakilerin ilgisini çekmek için sürekli uğraşırlar. “Bak kuş , bak elma…”şeklinde kendileri ile ilgilenilmesini isterler.

Bir şey istediklerinde genelde parmak ile göstermezler, bu isteklerini ifade edici sesler çıkarmazlar, bunun yerine en yakınlarındaki yetişkini sıklıkla da anneyi kendilerinin bir uzantıları olarak kullanırlar ve onunla göz teması kurmaksızın elini alıp istediği şeye doğru işaret ederler.

Tensel temastan genelde hoşlanmazlar, insanlarla aralarında hep bir mesafe vardır.

Anne ve babaya, özellikle de anneye bağlğlğk davranışları çok değişken olabilir. Normal gelişim gösteren çocuklar genelde 18 ile 24 ay arasındaki süreç içerisinde anneleri tarafından özellikle bir yabancı ile bir odada yalnız bırakılmaktan hoşlanmazlar ve annelerini yanlarında isterler. Otizb veya YGB tanısı konuş çocuklar genelde yalnız bırakıldıklarında pek umursamazlar. Tabii bu durum genelde durumu daha ağır olan çocuklarda görülür. Daha hafif iletişim ve ilişki problemi olan çocuklar ise daha normale yakın bağlılık davranışları gösterirler.

  1. İletişim becerilerinde ciddi bir bozukluk vardır;

Konuşmanın hiç olmaması veya konuşmada gecikme çok önemli bir belirtidir.

Konuşmanın var olduğu durumlarda da karşılıklı konuşmayı başlatma ve devam ettirmede belirgin güçlükler yaşarlar.

Otistiklerde konuşmanın belli bir melodisi yoktur, donuk ve monoton bir ses tonu vardır.

Ekolali dediğimiz tekrarlı konuşma vardır. Ekololi anında ve gecikmiş olarak ikiye ayrılır. Anında ekolalide çocuğa “adın ne” diye sorduğunuzda çocuğun size “adın ne” diyerek sizi hemen tekrar etmesi diyebiliriz. Gecikmiş ekolali ise çocuğun televizyondan veya diğer insanlardan duyduğu bir kelimeyi veya cümleyi aradan birsüre geçmiş olmasına rağmen kendi kendine tekrar etmesidir.

Cümle yapıları kurallı değildir. Genelde fiiller ve zamırlar yerli yerinde ve doğru kullanılmaz. Genelde ben, sen zamirleri karışır. Örneği, “iyiyim” yerine “iyisin” şeklinde cevap verdikleri sık görülür. Fiiler de gereklilik kipi ile kullanılır. “Şeker istiyorum” yerine “şeker istemek” çok sık karşılaştığımız cümle yapılarıdır.

Taklit genelde yoktur veya çok azdır. Bu taklitlerin içine hem eylem taklitleri örneğin, oyuncak bebeği uyutma veya top atma ve sözel taklitler örneğin hayvan taklitleri dahil olmaktadır. Taklidin olmaması tabii fonksiyonel bir şekilde oyun oynamayı öğrenmesini ve sembolik oyun oynamayı öğrenmesini engellemektedir.

  1. Davranışları, ilgileri ve aktiviteleri oldukça kısıtlı, tekrarlı ve stereotipiktir.

Stereotipik, tekrarlı hareketleri vardır. Örneğin; el çırpma, el, kol sallama, ellerine bakma, etrafında dönme veya tüm vücudunu hareket ettirdiği çeşitli hareketler.

Takıntılı olarak yaptıkları davranışlar vardır. Örneğin; açık kapıları kapatma, nesneleri ısrarla dizmek isteme veya yamuk duran nesneleri düzeltme.

Oyuncaklar her çocuk gibi onların da ilgilerini çeker fakat, oyuncaklarla fonksiyonlarına uygun bir şekilde oynamazlar, ısrarla objelerin fonksiyonel olmayan parçaları ile mşful olmayı isterler. Örneğin; siz çocuğa serim eşletmek için kart verirsiniz ama o kartın önü ile değil ısrarla arkası ile ilgilenir, koklar, dükunur veya araba sürdürmek istersiniz fakat o ısrarlı bir şekilde arabanın tekerleklerini döndürmeyi sürdürür ve çıkardığı sesi dinler veya bir ortamda hiç kimsenin dikkatini dahi çekmeyen küçük detaylara çok yoğun bir şekilde konsatre olabilir.

Anlam veremediğimiz garip nesnelere sepsifik bir bağlılıkları olabilir. O nesneyi her an elinde tutmak isteyebilir, zamanla bur nesnenin yerini başka nesneler alabilir ama elini hep dolu tutma gibi bir uğraşı vardır.

Belirlgin korkuları olabilir, örneğin; elektirik süpürgesinin sesi onları çok rahatsız edebilir veya genel olarak da bir huzursuzluk bir süre devam eder. Buna benzer olarak yumuşak, kafan objelere dokunamama, iğrenme, çok rahatsız olma görülebilir.

Yeni rutinlere, yeni bir mekana, veya yeni faaliyetlere geçiş yapmakta çok zorlanırlar. İlgilerinin çok kısıtlı olması, takıntılı davranışlarının olması bu geçişlerdeki zorlanmalarına katkıda bulunmaktadır.

Fiziksel Gelişim

Otizm YGB tanısı konulmuş çocukların fiziksel görünüşlerinde genelde onları normal çocuklardan ayıran herhangi bir fiziksel deformasyon yoktur.

YGB ve otizm sonuçta gelişimin birden fazla bölümünü etkileyebilir demiştir. Fiziksel gelişimlerinde sorunlar yaşanabilir. Örneğin geç yürüme, kaba ve ince motor gelişiminde bazı gecikmeler ve ağız ve çene kaslarını kontrol etme ve nefes kontrolü ile ilgili sorunlar yanabilir. Bazı çocuklarda ise fiziksel gelişim gayet normal olabilir ve hatta yaşıtlarına oranla daha hızlı dahi olabilir.

Bilişsel Gelişim

Genele baktığımızda, otizm ve YGB tanısı konulmuş çocukların %70’lik bir diliminde bir miktar zihinsel gerilik vardır. Fakat bu zihinsel geriliğin niceliksel olarak ölçümünü yapmak mümkün değildir. Bu çocuklar genelde ilişki kurmadıkları için ve de konuşmadıkları için zeka testi uygulamak mümkün değildir. Bu çocukların zihinsel geriliğe sahip olup olmadıklarını anlamak için ne kadar hızlı ve kolay öğrendikleri bazı ipuçları verebilir.

Aslında bu çocukların en önemli sorunlarından birisi, zihinsel gerilikleri olmasa dahi var olan potansiyeli kullanmak istememeleridir. Yeni şeyler öğrenmeye ilgi ve istekleri azdır, yeniliklere ve değişikliklere kolay adapte olamazlar, geçişlerde zorlanırlar. Bu durum, statik olmayan zekanın da kullanılmaya kullanılmaya gerilemesine yol açabilir.

Bu çocuklarla bir süre çalışınca farkederiz ki, bu çocukların değişik ilgileri vardır ve bilişsel yetemekleri arasında da büyük uçurumlar olabilir. Örneğin, logo okumaya çok meraklı olurlar, sokakta gördükleri levhaları çok kısa sürede ve genelde kimse ona öğretmeye çalışmadan öğrenirlerken bir geometrik şekli veya rengi öğretmek o kadar da kolay olmayabilir. Bu aslında daha çok şemasal bir okumadır, yani heceleyerek değil yazıyı eresim gibi tümden algılayarak okudukları biliniyor. Sonuçta bir elma resmine bakıp elma demek ile Beko yazısını okumak arasında da çok fark yok bu çocuklar açısından. Genelde görsel algıları daha iyi gelişmiştir, işitsel algıları ise daha zayıftır.

Bazıllarının sanata özelliklede müziğe ve resme karşı varolan bir yetenekleri olabilir. Bazıları konuşmadan şarkı söylemeye başlayabilir. Bazılarının ise matematiğe karşı gelişmiş yetenekleri vardır.

Benlik Gelişimi

Genelde bu tip sorunu olmayan çocuklara baktığımızda, 24-30 aylık bir çocuğun bedenini tanıdığını, gözün nerede? Diye sorsanız gösterdiğini görürüz. Bununla beraber bu yaşlarda çocuklar yavaş yavaş bazı işleri yalnız başarmaya başlarlar ve yaptıkları işi gösterip “ben yaptım” demeye aşlarlar.

Otizm ve YGB tanısı konuşmuş çocuklar ise vücut imajını oluşturamazlar, kendilerini bir birey olarak görmeleride daha geç oluşur. Bu çocukların uzun süre annelerinin bir parçası hissettikleri bu nedenle kendilerinin annelerinden ayrı bir birey olduklarını öğrenmeleri daha geç olmaktadır.

Otizm Veya Yaygın Gelişimsel Bozukluğun Sebebi Nedir?

Otizm veya YGB halen uzmanlar tarafından araştırılmakta olan ve nedin tam olarak tespit edilememiş bir problemdir. Fakat bu güne değin yapılan araştırmalar gösteriyor ki, genetik faktörler, hamilelik döneminin nasıl geçtiği ve doğumun nasıl gerçekleştiği önemli. Ailede bu tip veya benzer sorunlar yaşayan, yaşamış başkalarının olup olmadığı, hamileliğin fizyolojik ve ysikolojik olarak nasıl geçtiği, doğumda herhangi bir komplikasyon olup olmadığının bilinmesi önemlidir. Tabii tüm bu faktörler her çocuk için ne kadar riskli ise otistik veya YGB tanısı konulmuş çocuklar için de aynı ölçüde risklidir. Bunların yanısıra, bu tip sorunu olan çocuklar için de aynı ölçüde risklidir. Bunların yanısara, bu tip sonu u olan çocukların EEG’ leri incelendiğinde beyinlerinde normal çocuklara nazaran farlılık olduğu da söylenmektedir. Özellikle de farklı uyaranların algılanıp isimlendirildiği beyin bölgesinde ve daha çok sosyal ilişkilerimizi düzenleyen bölümde bazı fonksiyonel bozukluklar olduğu savunulmaktadır. Yanısıra, vücudumuzda salgılanan kimyasal maddelerin bu tip sorunu olan çocuklarda daha farlı salgılandığı, bazı dengesizlikler olduğu savunulmaktadır. Tabii, bu sayılabilecek etkenlerin hepsi halen araştırılmaktadır ve otizme sadece bu etkendir demek şu an çok da mümkün görünmemektedir.

Görülme Sıklığı

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, her 1000 kişide 4-5 kişide bu bozukluğa rastlanıyor. Erkeklerde kızlardan dört kat fazla görülmektedir.

Tanı Koyma Süreci

Bazı çocuklar doğumdan itibaren farlı olduklarını gösterdiklerini ve ailelerine bir sorun var mesajı verdiklerini biliyoruz. Örneğin; sürekli ağlayan gazlı, huzursuz, sarılmaktan ve öpülmekten hiç hoşlanmayan çocuklardır. Bununla beraber, bazı çocuklar da doğumdan itibaren normal bir gelişim gösterirken ve kelimeler kullanırken birden kendi dünyasına da dönebilir ve içine kapanabilir.

Sonuç olarak otizm ya da yaygın gelişimsel bozukluk tanısı konulabilmesi için 36 aya kadar çocuğu sıkı bir takibe almak gerekiyor. Bu süreç içerisindeki gelişimi genelde bize bu çocuğun bir çeşit ilişki, iletişim sorunu yaşayıp yaşamadığının ipuçlarını verecektir.

Tedavisi Var Mıdır?

Otizm ve YGB’un tedavisinde aslında pek çok yaklaşım kullanılmaktadır. Örneğin; ilaç teadvisi, eğitim, müzek terapisi, sanat ağırlıklı terapi, vitamin tedavisi gibi. Bunların arasında en çok tercih edilen ve geçerli olan iki yaklaşım vardır. Bunlar, medikal yaklaşım ve eğitim. Her ikisi için de erken teşhis – tedavi ve eğitim çok önemlidir.

Medikal yaklaşım yani ilaç tedavisine çocukta otizmin ve YGB’un yanısıra yoğun dikkat problemi, aşırı hareket ve kendine zarar verme davranışı da görülürse başvurulur.

Otizm ve YGB tanısı konulmuş çocuklar düzenli ve sistemli bir şekilde eğitim alırlarsa mutlaka faydasını görürler. Eğitim sayesinde konuşma öncesi iletişim biçimlerini, göz teması kurmayı, temel kavramları, neden – sonuç ilişkisini, komut almayı, isteklerini ifade etmek için daha çok çaba harcamayı, beklemeyi ve değişikliklere tolerans göstermeyi öğrenirler.

Tabii şunu da unutmamak gerekir ki, bu tip bir problemi kökten yok etmek biraz zordur. Büyük bir olasilikla bu çocuklar yaşamları boyunca bir desteğe ihtiyaç duyacaklar. Okul çağlarında çok daha az sosyal, içine kapanık, arkadaş ilişkilerinde zorlanan, okulda sözel derslerle ilgili sorunu olabilen bireyler olabilirler. Kısaca ömür boyu desteğe ihtiyaçları olacaktır, destek problemlerinin derecesine göre az ya da çok olabilir.

Yetişkinlik dönemlerinde daha iyi durumlada olanlar bir işte çalışıp para kazanabilirler. Tabii, yapacakları iş yetenekleri ile de örtüşmelidir. Örneğin, çizimi çok iyi olan bir otistik bilgisayar destekli mimari çizimlar yapabilir veya sıra – düzen takıntısı olan ve rakamlara ilgisi olan biri de kütüphanede kitapları raflara sırasına göre dizme işinde çalışabilir. Kısac bu çocuklar küçüklüklerinden itibaren iyi yönlendirildikleri taktirde yetenekleri doğrultusunda ileride yapabilecekleri işleri de saptamak daha kolay olacaktır.

İnci Vural Kayaalp Klinik Psikolog, Pedagog