Kurt, günlerce yürür ve sonunda  bir kasabaya varır. Cebinde çok az parası vardır. Aç ve  yorgundur. Yemeğini kasabanın dışındaki çiftlikte aramaya karar verir. Çiftliğe varınca İnek, Domuz ve Ördek’in birlikte oturduklarını, kitap okuduklarını görür. Ama o kadar açtır ki; şaşkınlığını unutur ve uluyarak hayvanların üzerine koşmaya başlar. Kitap okuyan hayvanlar keyiflerini  hiç bozmazlar. Hatta,  bir de gürültü yapıp dikkat dağıtıyor diye Kurt’a kızarlar.

Kurt önemsenmemekten, ve de aşağlanmaktan çok rahatsız olur ve okuma yazma öğrenmeye karar verir. Hemen ilkokula yazılır. Çocuklar biraz tedirgin olsalar da, Kurt kimseyi yemediği için ona alışırlar. Okumayı söken Kurt, çiftliğe dönüp elindeki basit kitapla bibliyoman çiftlik hayvanlarına hava atmaya kalkar. Pek etkili olamaz. Hemen kendini halk kütüphanesine atar. Bu arada Kurt yelek giymeye ve gözlük takmaya başlamıştır. Sürekli okur. Sonra eline bir masal kitabı alır ve bir kez daha çiftlikte şansını dener. Getirdiği masalı yüksek sesle okumaya başlar ama bibliyoman çiftlik halkına yine hafif gelir. Kurt kararlıdır. Cebindeki son para ile çok güzel bir masal kitabı alır. Kitabı çok sıkı hatmeder ve çiftliğin “kapısını çalar”. Getirdiği kitabı okumaya başlar. O kadar başarılı olur ki, hemen bu seçkinler dünyasına kabul edilir.

Eğlenceli bir öykü olduğunu söylemeliyim. Güzel resimleri de öyküyü çok iyi destekliyor. Özellikle gerçekle fantezinin böyle iç içe girmiş olması çok hoş.  Öyküde  okuma yazma bilmenin, kitap okumanın önemi vurgulanırken Kurt’un kararlılığına da dikkat çekiliyor. Öte yandan kurt, okuma yazma öğrenmeden önce yalnız, sefil, serseri gibi gösteriliyor; ancak okuma yazma öğrenince değer kazanıyor ve kabul görüyor.

Ancak  okuma yazma bilmeyen, diploması olmayan kişileri “değersiz” kabul edersek ve bütün bilgeliyi diploma ve eğitime bağlarsak, Türk toplumunun gelmiş olduğu ötekileştirme tuzağına düşmüş oluruz.

Benim önerim, bu kitabı çocuğunuza okurken ya da okuturken okuma yazmanın, kitap okumanın önemine bolca vurgu yapın ama bilgeliğin, uygarlığın başka yolları, başka biçimleri olduğunu da gösterin; mesela bir Karacaoğlan’dan bahsedin, ya da Afrika yerlilerinin okuma yazma bilmeden de doğayı gözleyerek ne tür bilgiler geliştirdiklerini de anlatın. Onların hiçbirisinin doktorası yoktu tabii ki. Bir canlıyı değerli kılan bambaşka özelliklerin de olduğunu anlatın.

Bir de, mümkünse çevrenizdeki okuma yazma bilmeyen bir kişiye okuma yazma öğretin ya da öğretilmesine yardımcı olun.

Gelişimsel Yaş Aralığı: 3-4 yaş