“Kakalar Günü” biri kısa, iki öyküden oluşuyor. İlk öykü, “Kakalar Günü”, Güçlüpınar Kasabası’na gelen tuhaf görünüşlü bir adamın kasabalıları soru yağmuruna tutmasıyla başlıyor. Yok ayakkabının niye dili varmış da, ilk yoğurdu kim yapmış da, sandalyeye oturduğumuz halde masaya oturdum dememizin nedeni neymiş de (çocuklar için çok akıl açıcı sorular) Adam sormuş da sormuş. Kasabayı terk etmeden önce de baklayı ağzından çıkarmış: “Neden evlerinizde yalnızca bir tuvalet var, ya hepinizin aynı anda kakası gelirse ne olacak?”

Soru kasabalıların kafasına öyle bir takılmış ki, soruyu düşünmekten kakalarını yapamaz olmuşlar. Dertlerini birbirleriyle bile konuşamamışlar. Sonrası… çok keyifli gelişiyor.

Çocukların okul öncesi döneminde başgösteren ve  ilkokulun ilkyıllarında da devam eden meşhur kaka, popo, pipi muhabbeti ihtiyaçlarını biliyoruz. Bu ihtiyacı daha sofistike bir şekilde gidermenin yollarından biri de bu konularla ilgili kitaplar okumak olabilir.  Aslında bu kitabı okurken çocuğunuzla  mesela insanların birbirlerini olumlu ya da olumsuz şekillerde nasıl etkiledikleri gibi konularını da tartışabilirsiniz.

Kitaptaki ikinci öykü “Fındık Ezmesi” adını taşıyor. Öykümüzün kahramanı matematiksever Ceren Deniz bakkala fındık ezmesi almaya gittiğinde üç adam tarafından kaçırılır. Kolayca yaptığı matematik hesaplarıyla fidye peşindeki haydutların kafasını karıştıran Ceren Deniz, bir kavanoz fındık ezmesiyle ailesine haber göndermeyi de başarır. Böylece Ceren Deniz hem abisine istediği fındık ezmesini ulaştırır, hem haydutların yakalanmasını sağlar.

Eğer sadece kurukuruya okumaz da haydutların ve bazen babanın saçmalıkları hakkında da konuşursanız çok muhakeme geliştirici bir kitap.