Özgüven, çocuğunuzun sağlıklı bir gelişim gösterebilmesi ve okul başarısı için temel yapıtaşlarından biridir. Özgüven, dış dünyada ve iç dünyada karşılaşılan zorluklara karşı bedenen ve davranışsal olarak kendinden emin olma halidir. Özgüvenleri yüksek olan çocuklar, yeni beceriler öğrenmeye ve zorluklarla başa çıkmaya daha yatkındırlar. Ayrıca yetişkinlerden de bu hislerine destek beklerler. Özgüven, aynı zamanda diğer kişilerle anlaşmakta ve paylaşmak, yarışmak, arkadaş edinmek, okul sınavları gibi sosyal zorluklarda da kişiyi rahatlatan bir unsur olur. Kendine güvenen çocuklar, çevrelerindeki kişileri tanımak için daha açık olurlar ve kurdukları ilişkiler daha tatmin edici ve keyifli olur.
Peki özgüven nasıl gelişir? Bebekler, kendilerinin ayrı bir birey olduklarını bilmeden dünyaya gelirler. Kim olduklarını temel olarak diğer kişilerle girdikleri iletişim vasıtasıyla öğrenirler. Birincil bakıcılar, ebeveynler, akrabalar, öğretmenler vs., çocukların güçlü taraflarını görüp, onlara bu yönlerini fark ettirirler. Özgüven büyük oranda, çocuğu yetiştiren ebeveynlerin sayesinde gelişir. Yaşamın ilk üç yılında bu beceriyi geliştiren durumlara bir göz atalım:
Yeni doğan bir bebek ağlar ve ailesi tarafından sakinleştirilir. Böylelikle sevildiğini ve önemli olduğunu hisseder.
8 aylık bir bebek elindeki çıngırağı sallar ve çıkardığı sese gülümser. Bakıcıları “Çıngırağın nasıl ses çıkardığını buldun! Aferin sana!” dediklerinde, çocuk iyi bir problem çözücü olduğunu hissetmeye başlar.
2 yaşında bir çocuk en sevdiği nesne olan babasının telefonuna doğru bir hamle yapar. Babası “Benim telefonumla oynamana izin veremem. Ama bununla oynamaya ne dersin?” diyerek oyuncak bir telefon uzatır. Çocuk mutlulukla oyuncak telefona uzanır ve aramalar yapmaya başlar. Bu çocuk belirli sınırlar dahilinde isteklerinin ve ilgi alanlarının önemsendiğini ve desteklendiğini hisseder.
3 yaşında bir çocuk ailesinden bir akşamlık ayrı kalacağı için ağlamaya başlar. Ebeveynleri çocuğu sakinleştirir ve bakıcıya alışması için biraz birlikte vakit geçirirler. Bu çocuk, stresli hissettiğinde onu anlayan ve onu sakinleştiren ebeveynlerinin varlığını deneyimlemiş olur.
Aşağıda çocuğunuzun özgüvenini geliştirebilmek için her gün yapabileceğiniz durumlar belirtilmiştir:
Bebeğinizle ya da çocuğunuzla rutinler belirleyin. Çocuk ne olacağını öngörebildiğinde, her gün yaşadıkları aşağı yukarı aynı şekilde, aynı saatlerde gerçekleştiğinde; kendini güvende ve güvenli hisseder. Örneğin, önce banyo yapacağını, sonra kitap okuyacağını, sonra da uyku vaktinin geldiğini bilecektir. Ne olacağını bilen bir çocuk, herhangi bir değişiklikte kendini daha rahat hazırlayacaktır. Eğer günlük rutinler değişken bir sırada gerçekleşirse, bu çocukta kaygı yaratabilir ve çevresini keşfetmesine ket vurabilir. Çocuklar ne bekleyeceklerini bildiklerinde daha rahat oynarlar, büyürler ve keşfederler.
Oyun oynaması için fırsatlar yaratın. Oyun çocukların kendilerini, diğer insanları ve çevrelerini tanıdıkları bir alandır. Oyun yoluyla çocuklar nasıl problem çözeceklerini ve özgüven geliştireceklerini keşfederler. Bir oyuncağın düğmesine başarılı bir şekilde basıp ses çıkartabilen bir bebek, hareketlerinin değişim yaratabileceğini görmüş olur. Ayrıca çocuklar oyunda, başkalarının rollerinde, diğer kişilerin nasıl hissedeceğini de düşünmüş olurlar. 2 yaşında annesi gibi giyinip işe giden bir çocuk, annesinin giderkenki hislerini bulmaya ve ayrılıkla ilgili meselesini çalışıyor olabilir. 3 yaşında Power Rangers oynayan bir çocuk ise korkularına karşı nasıl daha güçlü duracağını araştırıyor olabilir. Oyun zamanını çocuğunuzun yönetmesine izin verin, böylelikle özgüven, liderlik gibi özelliklerin gelişmesine katkısı olur.
Çocuğun problem çözme becerilerini geliştirmesine yardımcı olun. Çocuğunuzun problem çözmesine yardımcı olun ama her zaman onun yerine sorunları çözmeyin. Örneğin, bloklardan yaptığı kulenin daha sağlam olması için en alttaki bloğu yerine oturtun ama kulenin en üstüne dengeyi sağlaması için ince bloğu koymayın; denge sorununu onun çözmesini bekleyin. Bu yolla başarılı hissetmesini de sağlarsınız. Eğer ki çocuğunuzun yaptığı kule yıkılıp duruyorsa bunun ne kadar sinir bozucu olduğunu söyleyin, sorunun ne olabileceğini düşündüğünü sorun, gözlemlerinizi paylaşın (en alttaki pek sağlam durmuyor gibi), daha sağlam durması için herhangi bir fikri olup olmadığını sorun ve herhangi bir öneriye ihtiyacı olup olmadığını sorgulayın. Amaç, çocuğunuza problem çözme becerisini geliştirirken rehber olmak fakat çözümleri onun yerine yapmamak olmalıdır. Bazen çocuğunuzun sinirlendiği ve hayal kırıklığına uğradığı zamanlar, özgüveninin geliştiği ve yetkinlik kazandığı anlar olur. Siz onu cesaretlendirirken, çözümü bulan kendisi olur.
Çocuğunuza sorumluluklar verin. Bir işe yarar hissetmek ve ihtiyaç duyulmak çocuğun kendini önemli hissetmesine ve güven inşa etmesine yardımcı olur. Çocuğunuz size çamaşır asarken, hayvanları beslerken, bitkileri sularken ve oyuncakları toplarken yardımcı olabilir. Ne beklediğiniz konusunda açık olmak önemlidir. “Masa hazırlamakta bana yardım et.” yerine “Masaya peçeteyi götürür müsün?” demek daha açıklayıcıdır.
Çocuğunuzun başarısını kutlayın. Çocuğunuza bazı şeyleri yapabildiğini göstermek, özgüven oluşturmasına katkı sağlar. Örneğin başarılarının bir albümünü yapabilirsiniz. Çocuğunuz sandalyeye çıkmaya çalışırken bir resmini, oturduğunda başka bir resmini çekip ona gösterebilirsiniz.
Çocuğunuzun zorlandığı şeyi kendisinin çözmesi için cesaretlendirin. Çocuklar yaparak öğrenir. Zor hedefleri, yapabileceği küçük parçalara bölün. Örneğin ayakkabısını giymesini söylemek yerine; önce ayakkabının bağcıklarını gevşetmesini, sonra ayağını sokmasını, en sonda da bağları bağlamasını söyleyebilirsiniz. Çocuğunuz bir şeyi yapamadığı zaman hazır olduğunda tekrar deneyebileceğini, sizin orada onu desteklemek için olduğunuzu belirtin. Çocuklar desteklendiklerini hissettiklerinde, kendilerini daha güçlü hissederler.
Çocuğunuzun deneyimini sözel olarak ifade edin. Çocuğunuzun davranışlarını açık bir şekilde onunla konuşun, anlayın ve empati gösterin. “Kendi meyve suyunu kendin dökmeye çalıştın. Aferin sana. Bir kısmı dışarıya döküldü ve bu seni üzdü galiba ama bu kutu küçükler için fazla ağır zaten. Şimdi sana daha küçük bir kutu vereyim de onunla dene.”
İyi bir rol model olun. Çocuklar, her daim girdikleri sosyal etkileşimlerde ve karşılaştıkları farklı durumlarda ailelerinin ne yaptıklarını izlerler. Kendileri öfke, acı ve hayal kırıklığı gibi hisler yaşadıklarında, ebeveynlerinin tepkilerini model alırlar. Eğer ki özgüvenli ve kararlı bir şekilde davranırsanız, çocuğunuz da o şekilde tepkiler verecektir. Yaşadığınız hisleri yüksek sesle dile getirin. “Yüksekteki rafa ulaşmaya çalışırken gerekten çok gerildim. Ulaşması çok zordu. Ulaşamadığımda çok sinirlendim. Biraz dinlendim ve tekrar denedim. Şimdi başardım ve denemeye devam ettiğim için kendimle gurur duyuyorum.” Ya da çocuğunuz size kasti bir şekilde top attığında şöyle yaklaşabilirsiniz. “Bana top atmandan hoşlanmıyorum. Sinirli olduğunu görebiliyorum ve bu normal, ama bir şeyler fırlatmak olmaz. Çok öfkeliysen bu yastığa vurarak neden öfkelendiğini bana anlatabilirsin.” Bu şekilde sadece çocuğunuzun davranışına odaklanmış olmazsınız, aynı zamanda ona alternatifler de göstermiş olursunuz. Siz, kendi öfkenizle sağlıklı bir şekilde başa çıkarsanız, çocuğunuza da bu hususta örnek olursunuz.