Empati, bir kişinin belirli bir durumda ne hissedebileceğini hayal etmek ve bu duruma göre kişiye yaklaşmaktır. Geliştirilmesi karışık bir beceridir. Empati kurabilmek için:
Çocuğun kendisinin ayrı bir birey olduğunu anlaması,
Kendi hislerini farkında olabilmesi ve bunun belli durumlar ve niyetlerle arasındaki bağlantıyı görebilmesi,
Diğer kişilerin kendisinden farklı düşünebildiğini ve hissedebildiğini anlaması,
Pek çok insanın ortak olarak hissettiği mutluluk, öfke, hayal kırıklığı, mutsuzluk gibi duyguları tanıması,
Belirli durumları gözlemleyebilmesi ve karşıdaki kişinin nasıl hissedebileceğini hayal edebilmesi, ve,
Ne tür bir tepkinin yaşanılan durum için uygun olduğunu değerlendirebilmesi gerekir.
Anlayış ve empati gösterme, ilk yıllarda oluşması gereken pek çok sosyal ve duygusal becerinin sonucunda kazanılır. İlk yıllarda kazanılması gereken önemli gelişimsel beceriler şunlardır:
Bebeğin anne babasıyla güvenli ve sevgi dolu bir ilişki geliştirmesi. Anne babası tarafından anlaşılmak ve kabul edilmek, ilerleyen yıllarda çocuğun başkalarını anlamasını ve kabul etmesini sağlar.
Sosyal referanslanmanın kullanılmaya başlanması, 6. aya denk düşer. Bu beceri, bebeğin ebeveynlerine ve diğer sevdiği kişilere bakıp, onların durumlara ve kişilere verdikleri tepkileri ölçmeleridir. Örneğin, 7 aylık bir bebek, eve bir misafir geldiğinde, gelen kişinin güvenli ve iyi birisi olduğunu ebeveynlerinin onu karşılama şeklinden anlar. Ebeveynin misafire tepkisi, bebeğin de misafire tepkisini oluşturur. (Bu yüzden ailelere çocuklarını güvendiklere bir yere bırakırken endişeli bir tutum yerine, güven veren bir şekilde bebeklerini bırakmaları istenir. Böylece bebeğe “Burası güvenli bir yer. Burada iyi olacaksın.” mesajı verilmiş olur.) Sosyal referanslanma, ya da ebeveynin yeni durumlara olan tepkisine hassas olma durumu, bebeklerin dünyayı ve çevrelerindeki insanları anlamalarına yardımcı olur.
Çocukta zihin teorisini güçlendirmek. Bu durum çocuğun (18 ile 24 aylık arasında) ilke defa kendi duyguları, düşünceleri ve hedefleri olduğunu; ve karşısındaki kişilerin de aynı şekilde kendi duyguları ve düşünceleri olduğunu ve bu hislerin birbirinden farklı olabildiğini anladığı andır.
Çocuğun kendini aynada tanıması. Bu durum 18-24 aylıkken gelişir ve çocuğun kendisini ayrı bir birey olarak konumlandırmasının temelidir.
Aşağıda çocuğunuzun empati becerisini beslemek için yapabileceklerinizi gözden geçirebilirsiniz:
Çocuğunuzla empati kurun. Örneğin çocuğunuzun bir köpeğin havlamasından korktuğunu fark ettiğiniz an onunla şöyle konuşabilirsiniz: “Sen bu köpekten korktun mu? O iyi bir köpeğe benziyor ama gerçekten çok fazla bağırıyor. Bu korkutucu olabilir, haklısın. Sen buradan yürüyene kadar onu tutacağım.”
Diğer kişilerin duyguları hakkında konuşun. “Ceren üzgün görünüyor çünkü onun oyuncak arabasını aldın. Lütfen arabasını ona geri ver ve oynayacak başka bir oyuncak araba seç.”
Nasıl empati kurabileceğini gösterin. “Hadi Burak’ın moralinin yerine gelmesi için bir dondurma alalım.”
Duygular hakkında hikayeler okuyun. Duygular üzerine kitaplar okuyabileceğiniz gibi, okuduğunuz kitaplardaki karakterlerin nasıl hissettiği üzerine de konuşabilirsiniz.
Onun bu konularda rol modeli olun. Ebeveyn olarak sizin etrafınızdakilerle güçlü, saygılı ve içten ilişkileriniz olursa, çocuğunuz sizi örnek alacaktır.
“Ben” dilini kullanın. Bu tarz bir iletişim, çocuğunuzun kendisi hakkındaki farkındalığını artırır. “Bana vurmandan hoşlanmıyorum. Canımı acıtıyor.”
Çocuğunuzun zorlandığı duyguları üzerine konuşun. Bazen çocuğunuz mutsuzluk, öfke, hayal kırıklığı gibi onu üzen ve acı veren duygular yaşadığı zaman, hemen bu duygular geçsin ve tamir edilsin diye, amacı çocukları korumak olan bazı davranışlar sergileyebilirsiniz. Fakat, bu duygular da hayatın bir parçasıdır ve çocuklar bu duygularla da başa çıkmayı öğrenmelidirler. Hatta, bu duygular üzerine konuşmak ve bu duyguları tanımak, çocuğun onlarla başa çıkma becerilerini kuvvetlendirir: “Televizyonu kapattığım için gerçekten çok öfkelendin.”, “Öfken geçtiğinde bana öğle yemeği hazırlamam için yardım edebilirsin ya da mutfakta oyun oynayabilirsin.”. Bu tarz bir yaklaşım, çocuğunuzun aynı şeyleri yaşayan başkalarıyla empati kurmasını sağlar.
Yap-inan oyunu oynayın. Çocuğunuzla serbest oyun oynarken onun duyguları hakkında konuşun ve empatiyi kullanmasını sağlayın. Örneğin, çocuğunuz oyun esnasında oyuncak bebeğin annesinin evden çıktığını söyledi. Siz de karşılık olarak “Sence bebek nasıl hissetmiştir? Sence anne nasıl hissetmiştir?” gibi sorular sorabilirsiniz.
“Özür dilerim.” cümlesi üzerine düşünün. Çoğu zaman çocukların yaptıkları hatalar karşısında özür dilemelerini bekleriz ama çoğu çocuk bu sözcüklerin ne anlama geldiğini bile bilmiyordur. Özür dilemek gerekli olabilir, fakat pek çok zaman çocuğun karşısındakinin duygularını anlamasını sağlamaz. Çocukları karşısındaki kişiyi anlamaya yönlendirmek daha amaçlı bir hareket olur. “Doğa bak, Aylin ağlıyor ve çok üzgün görünüyor. Tam ona vurduğun yeri elleriyle ovuşturuyor. Sen ona vurduğunda canı yanmış olmalı. Hadi gel iyi mi diye bir bakalım.” Bu tutum aynı zamanda çocuğunuzun neden sonuç ilişkisi kurmasını da sağlar.
Sabırlı olun. Empatinin gelişmesi zaman alır. Çocuğunuz 3 yaşını doldurana kadar tamamen empatik olamayabilir. (Ergen ya da yetişkin olmasına rağmen bu beceriyi geliştiremeyenleri düşünün!) Hatta, okul öncesi çağındaki çocukların pek çoğu kendilerine odaklanırlar. Unutmayın, empati karışık bir beceridir ve çocuğun hayatı boyunca deneyimleriyle geliştirmeye devam edeceği bir durumdur.