Kodlama derslerini unutun, çocuklara hayal kurmayı öğretmemiz lazım
Çocuklar sıcaklıklar arttıkça, Cape Town’da Camps Plajında suya atlıyorlar.
Güney Afrika, Aralık 11, 2016, Güney Afrika
Hayat gittikçe daha az tahmin edilebilir oluyor. Donald Trump’ın siyasi uçuşkanlığından Brexit’e, küreselleşmenin toplumsal etkilerinden, köklü sismik hareketlere belirsizlikler her yerde.
Bu belirsizlik çoğumuz için çoktan problemler yaratmaya başladı ama gelecek nesiller için durum daha da belirsiz. Eğer eğitimin rolü, gelecek nesilleri mutlu ve verimli bir hayat için en iyi anlayış, beceri ve değerlerle donatmaksa, hayal edemediğimiz bir gelecek için onları nasıl hazırlayacağız? Alexa ve Siri çağında bilgiye ihtiyacımız var mı? Çeviklik bilgiden daha mı değerli günümüzde?
Bilgi edinmeyi toplumun en “değerli” gördüğü şey olarak hep önceliklendirdik. Tarihin büyük bir bölümünde bilgi teolojiyle iç içeydi. Bilgi, dünyayı doğaüstü bir şekilde açıklamak ve iyiliği herşeyin temeli olarak görmekle ilgiliydi. Endüstri devrimi bundan tamamen farklı bir yöne evrildi ve bilgi üretimden gelen geri dönüşün arttırılmasıyla ilgili oldu. Son yıllarda matematik, okuma ve yazmayı hayatta kalmanın ve iş gücünün temel taşları olarak gördük.
Oysaki bu değer yıllar içinde aşındı. İş dünyası mezunların yetersiz becerilerinden şikâyet ettikçe ilerlemenin yolu olarak daha fazla okumayı gördük. Ben değişen dünyaya çocukları tamamen farklı hazırlamamız gerektiğine inanıyorum. Bugün 5 yaşında olan bir çocuk iş yaşamına 2030’da girecek. Bu o kadar anlaşılmaz bir durum ki eğitimin temelini yeni baştan hayal etmemiz lazım. Bu biraz paranoyak bir ebeveynin çocuğuna Çince öğretmenin onu geleceğe çok iyi hazırlayacağını umması gibi. Acaba Google Çeviri dünyasında buna gerek var mı? Birçok kişi çocuklara kodlamayı öğretmenin çözüm olduğunu düşünüyor ama yakında yazılımları yazan yazılımlar çıkmayacak mı? Gelecekle ilgili vizyonumuzun hayal gücünü biraz daha arttırmamız lazım. Dünya bu kadar değişirken eğitimin bu kadar az değişmiş olması beni her zaman çok şaşırtıyor. Dijital çağ bambaşka bir dünya demek.
İnsanların zihinsel yeteneklerini iç içe halkalar olarak hayal edin. Halkaların en içinde kim olduğumuz var: değerlerimiz, nasıl düşündüğümüz, bizim için önemli olan şeyler, kişiliğimiz, davranışlarımız. Bunun dışındaki halkada yapabildiklerimiz var. Değişime uyum sağlayabiliyor muyuz? İlişkiler kurabiliyor muyuz? Hızlı mı öğreniyoruz? Müzikte, dilde iyi miyiz? Başka bakış açılarını görebiliyor muyuz? Bunun dışındaki halkada teknik yeteneklerimiz var: Bilgiler, kelimeler, hayat süreçleri.
Şimdiki eğitim sistemi dıştan içe gelir. Bilgiyi her şeyin üstünde tutarız. Sınavlarda test edilir. Okulun en iyileri, bilgiyi en kolay hatırlayabilenlerdir. Bu şu ana kadar işe yarıyordu da fakat şu an bilgi her yerde ve anında ulaşılabilir. Sahte haberlerin dünyasında görüş oluşturabilmek, eleştirip değerlendirebilmek ve hikâyenin iki tarafını da görebilmek; sadece bilmekten, ezberlemek onu tekrar ezbere söylemekten çok daha önemlidir.
Bırakın yarını, bugün büyüyen çocuklar için bile bilgi ve becerileri internete devrettiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Sesle ve klavyeyle iletişim kurduğumuz bir çağda, iyi el yazısının önemsiz olduğunu söylemiyorum ama mükemmel olması da önceliğimiz değil.
Çocuklar heceleyemezlerse iletişimde güçlük çekebilir ama yazım denetiminin, oto-çevirilerin ve sesli klavyelerin olduğu çağda belki de buna o kadar zaman ayırmamak lazım. Matematik ve mantık elzem fakat belki de bunlara daha felsefi açıdan yaklaşmamız gerekecek.
Bunlar yapılması kolay değişiklikler değil ama üzerinde düşünmemiz gereken şeyler. Gelecek neyi çıkaracağımızla değil neye tekrar odaklanacağımızla ilgili. Bence geliştirmemiz gereken 5 temel özellik var onlar da en iç halkayla yani olan kim olduğumuzla ilgili özellikler. Bu eğitim yaklaşımı modern çağa uygun mutlu, sağlıklı, dengeli insanlar yetiştirmeye odaklı içten dışa doğru giden bir yaklaşım.
Gerçek dünyada çalışma dünyası çalışanlara değil, ilişkiler yoluyla değer üreten kişilere ihtiyaç duyacak. Kodlamayı ya da 360 derecelik fotoğraf çekmeyi bilmeme gerek yok ama bunu en iyi yapabilen insanları tanımaya ihtiyacım var. Geleceğin eğitimi insanlara kalıcı, güvenilir ilişkiler kurabilmeyi öğretmeli. Kısa mesajların telefon aramalarının, e-maillerin toplantıların yerini aldığı ve bir neslin gözlerini ayırmadan ve tek başına telefon ekranına baktığı bir ortamda yeniden ilişkilere odaklanmak şart oldu. Dinlemeyi ve konuşmayı tekrar öğrenmemiz gerekiyor.
Akıllı telefonlarla her şeye ulaşabildiğimiz bu dönemde, bilgimizi kısıtlayan ve düşünce derinliğimizin önüne geçen merak hissidir. Merak hissi ilgimizi ateşler ve uzmanlarla ilişki kurma ihtiyacımızı körükler. Doğarken getirdiğimiz ama büyüdükçe azalan bir özelliğimiz varsa o da merak hissidir. Ona sahip çıkmalıyız.
2030’ı bırakın, 2020’de bile nasıl bir kariyer ihtimaliyle karşılaşacağımızı hayal etmek zor. Nasıl beceriler aranacak, nasıl işler var olacak bilmek zor ama hayatın yavaşlamayacağı aşikâr. Hepimizin değişime ve adapte olmaya açık olması lazım. Bugün 25 yaşında olan birinin 30 iş ve bir kaç kariyer değiştireceğini hayal etmek hiç de zor değil. Bu kişiler aynı anda 10 şirketten para kazanabilirler. Bu esnekliği kazanmamız lazım.
Her birimiz meraklı ve yaratıcı doğuyoruz. Okul, arkadaşlar ve “düzgün işler” bunu biraz seyreltiyor. Her şeyi yapabiliriz ama her şeyi harekete geçiren şey hayal gücü. Bildiğimiz en büyük değer fikrin gücü Bu yüzden de gelecekte yaratıcılığa ve fikirlere önem vermemiz lazım.
Farklı olmanın nasıl olduğunu, birbirimizle ilişki kurmayı, başkalarının beklentilerini, umutlarını ve hırslarını aşmayı öğrenmemiz lazım. Her zamankinden daha kutuplaşmış ve bölünmüş bir dünyada köprüler kurmayı ve ortaklıklar bulmayı öğrenmemiz lazım. Bunu ancak empatiyle yapabiliriz.
Eğer yaratıcılığı desteklersek, merakı ateşlersek, insanların ilişki ve empatiyle bağlanmalarına yardımcı olursak çocukları kendilerine yetebilen bireyler olarak güçlendiririz. Çeviklik kazanır ve bizim şu an hayal bile edemediğimiz bir dünyaya adapte olabilirler.
Modern çağın gerçeği şu: iyi yönetilen bir Twitter hesabını takip ederek bir yılda bir master programında öğrendiğimden daha fazla şey öğrenebilir, Linkedin’de üniversitede kurduğumdan daha iyi ilişkiler kurabilirim.
Her şeyi şu an değiştirmemize gerek yok ama varsayımlarımızı unutmaya başlamamız lazım. Gelecek her zamankinden daha belirsiz ama çocuklarımızı daha çevik, dengeli ve kendilerine yetebilen bireyler olarak o geleceğe hazırlamamız lazım.