Çocuğunuzu Gerçekten “Görüyor” Musunuz?”
Helikopter ebeveynliği son zamanlarda Amerikan normu haline geldi, ancak bu tutum çocuklarımızla bağlantı kurmanın en iyi yolu olmayabilir.
Biraz zaman ayırın ve çocuğunuzun bir yetişkin olduğu ve geriye bakıp sizin tarafınızdan gerçekten görüldüğünü ve kucaklandığını hissedip hissetmediği hakkında konuştuğu bir günü düşünün. Belki eşiyle, bir arkadaşıyla veya terapistiyle konuşuyor – tamamen dürüst olabileceği biri. Belki de diyor ki, “Annem mükemmel değildi, ama beni her zamanki gibi sevdiğini biliyordum.” veya, “Babam beni gerçekten anladı ve yanlış bir şey yaptığımda bile hep yanımdaydı.” Çocuğunuz böyle bir şey söyler mi? Ya da ebeveynlerinin nasıl olmak istemediği biri olmalarını istediğini, onu gerçekten anlamak için zaman ayırmadıklarını, ya da ailede belirli bir rollerde otantik olmayan şekilde hareket etmesini istediklerini mi söyler?
Başka bir deyişle, çocuklarımız bizim tarafımızdan görüldü mü? Kendi korkularımız veya arzularımızla filtrelenmeksizin, kendilerini olmalarını istediğimiz kişi için değil oldukları kişi için gerçekten gördüğümüzü düşünüyorlar mı?
Amerika Birleşik Devletleri’nde ebeveynler bugün, helikopter ebeveynliği olarak da bilinen bir tür “hiper-ebeveynlik”, yani yoğun çocuk yetiştirme tarzını uygulamak için gittikçe artan bir baskı hissediyorlar. Ebeveynlerin çoğunluğu bunu en uygun yaklaşım olarak görse de hiper ebeveynlik esas olarak çocuklarına özel dil derslerinden müzik enstümanı derslerine, spor eğitimlerinden SAT derslerine kadar mümkün olan her avantajı sağlamak için büyük miktarlarda zaman ve para harcayan varlıklı aileler tarafından uygulanmaktadır.
Yoğun ebeveynlik, ebeveynlere yüklediği baskı nedeniyle problemlidir ve araştırmalar tüm bu yorucu ebeveyn çabasının çocukları büyütmenin iyi bir yolu olmadığına dikkat çekmektedirler. Aslında, araştırmalar ve deneyimlerimiz, mutlu, sağlıklı, gelişen çocuk yetiştirmenin ebeveynlerin sadece bir şey yapmasını gerektirdiğini göstermektedir. Bu, ebeveynlik ile ilgili en çok satan kitapları okumak veya çocuklarınızı tüm sosyal aktivitelere kaydettirmek ile ilgili değildir. Ne yaptığınızı tam olarak bilmek zorunda bile değilsiniz. Sadece “gösterin”.
Göstermek, tüm varlığınızı – dikkatinizi ve farkındalığınızı – çocuğunuzla birlikte içinde bulunulan ana getirmektir. O anın içinde olduğumuzda, çocuğumuz için zihinsel ve duygusal olarak hazırız demektir. Normalde, hiç kimse bunu her zaman için yapamaz ama yapmaya çalıştığımız şey çocuğunuzla etkileşimlerinizde ebeveynliğin farkına varmak ve bu gerçekleşmediğinde tekrar deneyip onarım yapmaktır.
Çocuk gelişimi üzerine yürütülen boylamsal bir araştırma, bir çocuğun mutluluk, sosyal ve duygusal gelişim, anlamlı ilişkiler ve hatta akademik ve kariyer başarısı açısından nasıl gelişim gösterdiği konusunda en iyi yordayıcılardan birinin erken dönem çocuklukta bakımvereninden aldığı duyarlı ve destekleyici bakım olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle ebeveynlerin şu unsurları destekleyici tutum içinde olmasının önemli olduğuna inanıyoruz – güvende hissetmelerine yardımcı olmak, oldukları gibi görüldüklerini ve kendilerine önem verildiğini onlara hissettirmek, incindikleri zaman onlar için orada olacağınızı ve onları yatıştıracağınızı hissetmelerini sağlamak ve tüm bunlardan yola çıkarak sizinle güvenli bir ilişki kurmasına ve dünya üzerinde kendilerini evlerinde gibi hissetmelerine destek olmak.
Hiper ebeveynler arasında, yukarıda bahsedilen “onları oldukları gibi görmek” çoğu zaman geri planda kalıyor gibi görünüyor. Hepimiz çocuklarımızı güvende tutmamız gerektiğini biliyoruz ve çoğumuz üzüldüklerinde onları rahatlatmamız gerektiğine inanıyoruz. Peki ya onları gerçekten görmek hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlgisiz oğlunu bir atlet olmaya iten baba klişesini veya çocuğun eğilimlerine bakmaksızın çocuğunu yüksek notlar alması için zorlayan anneyi biliyorsunuz. Bunlar, çocuklarının gerçekte kim olduklarını göremeyen ebeveynlerdir. Bu durumlar çocukluk dönemi boyunca ara sıra gerçekleşirlerse büyük bir fark yaratmazlar – hiç kimse gerçekten bir çocuğu% 100’ü göremez ancak; süreklilik gösterirse zamanla çocuğun görülmeme duygusu sadece çocuğa değil, ebeveyne ve ilişkiye de zarar verebilir. Bu durum yürek parçalayan bir gerçeklik yaratır: Çocukluklarının çoğu görülmeyen çocuklar var. Onlar çoğunlukla anlaşılmadıklarını hissettiler ve nadiren birinin onların duygularını hissettiğini, bakış açılarını üstlendiğini, sevdiği ve sevmediği şeyleri bildiğini hissettiler. Bu çocukların nasıl hissettiklerini hayal edin – görünmez ve yalnız. Öğretmenleri, akranları, hatta ebeveynleri hakkında düşündüklerinde, şu düşünce akıllarından geçebilir: “Beni hiç anlamıyorlar.”
Bir çocuğun görülmesini ve anlaşılmasını engelleyen nedir? Bazen, çocuğumuzu onunun bireysel kişiliği, tutkuları ve davranışlarından çok kendi arzularımız, korkularımız ve meselelerimiz merceğinde görürüz. Belki bir etikete sabitlenir ve “O bir bebek gibi.” veya “O atletik (veya utangaç veya sanatsal)” deriz, ya da “O inatçıydı, tıpkı babası gibi.”. Bu etiketleri kullanıp onları kategorilere ayırdığımızda çocuklarımızın aslında oldukları kişiyi görmekte zorlanıyoruz.
En iyi anlarımızda bile, çocuklarımızın gerçekte olduklarından başka bir şey olmasını umma tuzağına düşebiliriz. Çocuğumuzun çalışkan, atletik, sanatsal, temiz, başarılı veya başka bir özellikte olmasını isteyebiliriz. Peki ya o bir topu ağa atmakla ilgilenmezse ne olur? Yoksa bunu yapamıyor mu? Flüt çalmaya ilgisi yoksa ne olur? Yüksek notlar elde etmek onun için önemli görünmüyorsa veya cinsiyet normlarına uymak ona anlamsız geliyorsa ne olur?
Çocuklarımızı görmek aynı zamanda ilk varsayımlarımızın ve yorumlarımızın ötesine bakmaya istekli olmak demektir. Çocuğunuz bir yetişkinle tanıştığında sessizse, kaba olduğunu varsayabilir ve onun sosyal becerilerini geliştirmeye çalışabilirsiniz. Oysaki sadece utangaç veya endişeli hissediyor olabilir. Davranışlarını hemen düzeltmek yerine, ilk önce şu anda içsel olarak nerede olduğunu gözlemlemeli ve davranışın arkasındaki duyguları anlamaya çalışmalısınız.
Mesele, hızlı yargıdan ziyade merak tutumunu geliştirmektir. Yeni yürümeye başlayan çocuğunuz “makarna tabağını sandalyeden itme” oyununu oynadığında, ilk varsayımınız sizi kızdırmaya çalıştığı olabilir ancak onun yüzüne bakarsanız ve zemindeki veya duvardaki makarna lekelerinin ne kadar büyüleyici olduğunu fark ederseniz, farklı hissedebilir ve farklı tepki verebilirsiniz. Temizlemek zorunda kaldığınız için hayal kırıklığına uğramış olabilirsiniz, ama belki de durabilir ve kendinize “Neden bunu yaptığını merak ediyorum?” diye sorabilirsiniz. Eğer merakınız çocuğunuzu, onun için çok yeni bir dünyada veri toplayan genç bir araştırmacı olarak görmenizi sağlayabilirse, sonunda temizlemek zorunda kalsanız bile ona sabırla karşılık verebilirsiniz.
Her çocuk bir bireydir. Kendi arzularımız ve varsayımlarımız bizi, çocuklarımızı olduklarından başka biri olarak algılamaya ittiğinde onları açıkça göremeyiz ve çocuklarımızı açıkça göremezsek, onları sevdiğimizi söylediğimizde gerçekten ne demek isteriz? Onları oldukları gibi nasıl kucaklayabiliriz?
Sonuç olarak, çocuklarınızı gerçekten görmek bir tür süper ebeveyn olmakla ilgili değildir. Zihin okumak, eksikliklerinizi aşmak veya ruhsal aydınlanma elde etmek zorunda değilsiniz. Ve kesinlikle kendinizi ve ailenizi her etkinliğe katılmak için koşturmak zorunda değilsiniz. Sadece çocuklarınıza onları anladığınızı göstermelisiniz ve onlar için her zaman orada olacağınızı hissetmelerine izin vermelisiniz. Bunu yaptığınızda, onlara birinin nasıl sevileceğini ve ilişkilerin nasıl yürüdüğünü öğretmiş olacaksınız. Böylece ilişki içinde onları gören arkadaş ve partner seçme olasılıkları artacaktır ve onlar da başkalarını nasıl göreceklerini öğrenmiş olacaklardır; yani sağlıklı ilişkiler kurmak için sosyal-duygusal becerilerini geliştireceklerdir, ki bu ilişkilere nesillerce aktarılmayı sağlayan kendi çocukları ile kurdukları ilişki de dahildir. Çocuklarınızı görmek – gerçekten görmek – işte bu demektir.
O zaman, belki bir gün, sizinle bir fincan kahve içerken onları hayatları boyunca oldukları kişi olarak gördüğünüz için ve bu tutumda olduğunuz için size ne kadar minnettar olduklarını ifade ederler.
Kaynak: NewYork Times, Parenting
https://parenting.nytimes.com/preschooler/daniel-siegel-tina-payne-bryson